Tehdit ekonomisinin itaat paradigması özgür yazılımcılar tarafından bozuldu. Özgür yazılım bir tehdit içermez. Bilgi, ürün size paranızın/gücünüzün ölçüsünden, kimliğinizden bağımsız olarak sunulur. Sizin katkınızla ürün fiziken de sizin olur.

Tehdit ekonomisinin itaat paradigması özgür yazılımcılar tarafından bozuldu. Özgür yazılım bir tehdit içermez. Bilgi, ürün size paranızın/gücünüzün ölçüsünden, kimliğinizden bağımsız olarak sunulur. Sizin katkınızla ürün fiziken de sizin olur.
Asker yakını bir tanıdığım, kendilerine tanınan sosyal olanakların çokluğundan bahsedip "iyisiniz" dediğimde, şöyle demişti: "Bir ülkenin geri olup olmadığını askerlerine tanıdığı olanaklarla anlayabilirsiniz. Yani bize sağlanan bu olanaklar aslında bu ülkenin geri olduğunun ve uygarlığa henüz çok mesafesi olduğunun kanıtı. Övünülecek bir şey değil."

Küçüktüm ve pek idrak edememiştim. Oysa şimdi anlıyorum ki "bir iki bomba da ben attırdım" diyebilme küstahlığına varabilen militarizmin bu ülkede varolabilme nedenlerini anlatıyordu bu akrabam.

Nedir bu militarizmin amacı? Tehdit.

Devletin bir yüzüdür aslında tehdit. Hapishaneleriyle, sosyal dışlamasıyla tehdittir en yalın hali ile devlet. Kapitalist devlette buna ek olarak ekonomik tehdit eklenir. Gerek hapishaneler, gerekse toplumsal dışlamalar, insanların bir hizaya gelmesine, aynı olmasına, en azından genel toplumsal mutabakat noktalarında aynı şekilde düşünmesine neden olacak aygıtlar.

Ekonomik tehdit

Ekonomik tehditse çok yönlü.
İlk olarak paranın merkez veya belirleyen olduğu kapitalist sistemde ekonomik tehdit veya tehdit ekonomisi kaçınılmazdır. Ekonomik tehdit öncelikle tehdit edenin bu tehdit gücünden dolayı haksız ve fazla para kazanmasını öngörür. Sistem öyledir ki, tehdit edilen bunun bir suç olabileceğinden çok tehdit edenin, tehdit edebilme noktasına gelişinin hayranlığı ve takdiriyle ilgilenir. Onun gibi olmak ister. En azından çocuklarının bu noktalara gelebilmesi için çaba sarf eder.

En başta işsizliktir tehdit. "Ya itaat ya işsizlik"tir sistemin sloganı. İşsiz yüzde X'le çalışan kişileri daha itaat eder kılmaktır. Eğer genel toplumsal ve şirketsel kurallara uymazsanız, sizin yerinize işsiz kümede birçok insan hazır durumda beklemektedir.

Peki nedir kurallar?

Birincisi sizin bakışınızın iptali, ertelenmesi ve yerine kutsal şirket politikalarının, şirketin çıkarlarını her şeyin üstünde tutabilecek bakışın kazandırılmasıdır.
İkincisi tüketim sistemine dahil olmanız ve bu sayede görünür kılınmanızdır. Eğer öngörülen tüketimi yapmaz iseniz görünürlüğünüzün azalma tehlikesi -ve bu tehlike gerçekleşirse- sosyal dışlanmaya varan cezaları alma riskiniz mevcuttur.

Tehdidin gereğini yapmamak

Bu tehdidin gereğini yapamazsanız siz ve/veya aileniz yaşamsal sorunlar yaşayacaktır.

Kaliteli, temiz ve sağlıklı gıda, insana yakışır ve en azından teknik anlamda yeter bir sağlık hizmeti veya daha sağlıklı ortamda eğitim isterseniz çok para ödeyeceksiniz. Yoksa az para ödeyerek sağlıksız her şeye mahkum olacaksınız. Gereğini yapamamışlık sizin karnınızı tok olsa da acıtacaktır.

Sağlık için iyi bir hizmet ve ilgili bir sağlık ekibi bekliyorsanız, o halde sağlık harcaması yapmanız gerekir. Eğer bunu karşılayacak paranız ya da güvenceniz yoksa, o halde sağlıktan yoksun olacaksınız. Ya paranız ya da canınız tehdidinin en somut alanı burası. En kötüsü "gereğini yapamamışlık" duygusu yakanıza yapışacaktır.
Çocuğunuzun iyi bir okulda okumasını istiyorsanız çok para ödeyeceksiniz.

Ödeyemezseniz iyi öğretmenlerin olduğu varsayılan okul ve/veya sınıflara çocuğunuzu yerleştiremeyeceksiniz ve devlete ait, devlet tarafından yeterli kılınmayan okullarda çocuğunuzu okutacaksınız. Devlet her nasılsa bir "devlet düşmanlığı" içinde aymazlık edecek -ki bundaki kastı tabii ki görüyoruz- ve kendi okullarını iyileştirmek yerine çocuğunu özel okula yollayanlara ilaveten para ödeyecektir.

İşin garibi eğitim için hangi okula gönderirseniz gönderin, yeterli bir dershane bulup çocuğu üniversiteye hazırlamalısınız. Böyle bir dershane için yeterli paranız yoksa çocuğunuz bu anlamsız yarışta geride kalacaktır. Gereğini yapamamışlık duygusu burada da sizi rahat bırakmaz.

Paranız yoksa bütün bu olup biten hukuk dışı olaylar için hesap da soramazsınız. İyi hukukçularla anlaşmanız için iyi paralar ödemeniz gerekir.

Evinizde iyi eşyalar olmasını, iyi bir evde barınmayı, kısaca insana yakışan bir yaşam biçimine yaşamak isterseniz sizden çok para talep edilecek ve paranız yoksa canınıza varan fedakarlıklar veya kayıplar söz konusu olacaktır.

Tüm bu tehditlerin gereğini yerine getirseniz bile, tüketimde marka, isim ve imaj satıcılarının çalışmaları gereği kendinizi daima eksik hissedeceksiniz.

Özgür yazılım paradigmayı bozuyor

Kapitalist devletin belki de en önemli ayrımı içinde bu tehdidin, bu korkunun varolması; bu korkunun motivasyona dönüşerek üstün üretim gücüne dönüşeceği inancı.

Sağlıksız bir ürüne maruz kalmama gereğinin motivasyonu ya da bu ürüne sahip olmama halinde toplumsal ilişkilerde yaşanacak eksiklik duygusundan kaçınma isteği, bir üretim itkisi veya itaati yaratacaktır.

Birçok alanda çalıştığı gözlenen bu inanç ya da paradigma belki de en gözle görülür biçimde özgür yazılımcılar tarafından bozuldu.

Özgür yazılımcılar öncelikle bu motivasyonu reddetmiş ve ürettimiyle yarattığı ilişkinin motivasyonunu kendilerine esas almışlardır.

Özgür yazılım bir tehdit içermez. Bilgi ve ürün size paranızın ve/veya gücünüzün hangi ölçüde varolduğu, sizin kim olduğunuz önemsenmeden sunulur. Sizin katkınız ve kullanımınızla ürün fiziken de sizin olur.

Ya paranı ya canını diyen tüm sistemleri reddeden, bu yönüyle de Bill Gates tarafından "Kapitalizmin sonunu getireceği" dile getirilen özgür yazılım hareketi, aslında üründen çok üretim süreci yaklaşımıyla örnek bir modeldir. Diğer alanlarda uygulanmaması için de bir neden yok.

Özellikle temel yaşam alanlarındaki bu tehdit modelini anlamsızlaştıran yeni modeller denenirse, belki de bu tehdit ekonomisi tersine işleyecek, tehdit eden sistem tehdit altına girecek. 

12 Ağustos 2006-Bianet