Murray Bookchin'in doğumunun yüzüncü yılını kutlayan kızı Debbie'ye, hatırasını onurlandırmak ve devrimci mirasını yansıtmak için bir dizi eski arkadaşı, öğrencisi ve yoldaşı katıldı. Roar Magazin'de yayınlanan bu anmadan bazı bölümleri sizin için çevirdik.


Debbie Bookchin

Benim için babamın kalıcı mirası, toplumsal sorunlara getirdiği diyalektik düşünce biçimidir: Doğayı ve toplumu süreç içinde, hiçbir zaman durağan olmayan bir şekilde görme dürtüsü; her şeyi yalnızca oldukları gibi değil, dönüşme potansiyelleriyle birlikte değerlendirmek. Doğumunun 100. yıldönümünde, asla umutsuzluğa kapılmamamızı, dünyayı yeniden yaratmak için düşüncelerin gücünü kutlamamızı isterdi; kendimizi, kardeşlerimizi, komşularımızı ve arkadaşlarımızı eğitmeye devam etmemizi ve hepsinden önemlisi fikirlerimizi hayata geçirerek onun mirasını devam ettirmemizi isterdi.  

Dan Chodorkoff

Kültürel antropolog, Toplumsal Ekoloji Enstitüsü'nün ortak kurucusu ve "Ütopya Antropolojisi"nin (2014) yazarı.

Murray Bookchin benim akıl hocam, arkadaşım ve yoldaşımdı: 1974'te Sosyal Ekoloji Enstitüsü'nü birlikte kurduk. Yaşamı boyunca Bookchin genellikle vahşi doğada yalnız bir sesti. Daha 1950'lerin başlarında bizi, soldaki ve sağdaki otoriterlik tehlikesi; ekolojik krizin büyüklüğü ve toplumsal kökleri konularında uyardı. 1964'teki küresel ısınma tahminlerinde ileri görüşlüydü. 1970'lerde güneş ve rüzgar enerjisi gibi alternatif teknolojileri desteklerken, sanayileşmiş tarımı da çarpıcı bir şekilde eleştirdi.

1981'de yayınlanan başyapıtı Özgürlüğün Ekolojisi, hiyerarşinin diyalektik ortaya çıkışını; ve onun çözülmesine yönelik olarak yeni bir ekolojik duyarlılığın ve geliştirilen özgürlükçü yapılarla desteklenerek ve pekiştirilerek ekolojik bir toplumun ortaya çıkış potansiyelini irdeleyen en kapsamlı yapıt olmaya devam ediyor.

Yaşamı boyunca bu konuları ve diğerlerini araştıran 25 kitap ve sayısız makale yazdı. O, tüm enerjisini toplumumuzu dönüştürmeye adayan gerçek bir devrimciydi. Bu dönüşümü başarmak için siyasi bir strateji olarak liberter yerel yönetimcilik fikirlerini (komünalizm ve demokratik konfederalizm olarak da bilinir) geliştirdi.

Bookchin'in çalışması Ernst Bloch'un "Umut İlkesi" olarak adlandırdığı şeyi temsil ediyor ve bence bu onun en büyük mirası. Çalışmaları, uzun yıllar boyunca dünyanın her yerinden insanları eğitmeye ve ilham vermeye devam edecek.



Brian Morris
Londra Üniversitesi, Goldsmiths College'da emekli antropoloji profesörü.

Bookchin, Kropotkin gibi, önemli ölçüde bir ahlak filozofuydu. Dolayısıyla, tasavvur ettiği toplum türü, etik sosyalizmin bir ifadesidir. Bookchin, etik bir duruşun onaylanmasının, anlamlı bir toplumun ve bir benlik duygusunun geri kazanılması için temel olduğunu vurguladı.

Bookchin bir tür etik doğalcılığı savunurken, gerçekler ve değerler arasında basit veya doğrudan bir ilişki olmadığını kabul etti. Yazdığı gibi, ekolojiye dayanan bir etik, "ahlaki görecelik kaosu ya da zorba olan bir 'doğa kanunları' salatası"na da yol açabilir. Böylelikle, derin bir etik bağlılık duygusunun yanı sıra, etiği doğal evrim anlayışında "temellendirme" ihtiyacını vurgulasa da, Bookchin'in savunduğu şey, "ne mutlakiyetçi ne de rölativist(göreci), otoriter ya da kaotik, ne zorunlu ne de keyfi olan, nesnel bir etiktir."

Doğada içkin olan doğurganlığı, sürekli artan çeşitliliğe yönelimi ve özgürlük, bilinç ve öznellik potansiyellerini göz önüne alarak, Bookchin böyle bir perspektifin, benliğin, aklın ve doğadan özgürlüğün -doğayla keskin bir zıtlık içinde değil- ortaya çıkışını tahayyül eden bir "ekolojik etik" için temel oluşturduğunu öne sürdü."

Ancak, doğanın özgürlük etiği için "zemin" olduğunu vurgulayan Bookchin, bunun, bazı acımasız doğa yasaları varsayımı gibi, herhangi bir deterministik teori gerektirmediğini öne sürdü; çünkü toplumsal ekolojinin esasen bir “potansiyellik felsefesi” olduğunu vurguladı. Toplumsal ekolojinin "organik" bir düşünce tarzı ve dünya hakkında evrimsel bir düşünce tarzı olduğunu sürekli olarak onayladı.

Kaynak:

https://roarmag.org/essays/murray-bookchin-100-birthday/