Kapitalizm başlangıçta diğer ekonomik sistemlerle birlikte varoldu. Tarım ekonomisi farklı kurallarla yürürken, zanaatkarların yaptığı üretim ve ticaret, pazar ekonomisi içinde sermaye birikimi yarattı. 18. yüzyıldan başlayarak endüstriyel kapitalizm dediğimiz makinalaşmış, merkezi üretime dayalı kapitalizm egemen olmaya başladı. İkinci Dünya savaşından sonra geliştirilen teknolojiler ise daha önce düşünülemeyecek boyutta bir otomasyonu ve üretim patlamasını olanaklı kıldı.

Dünya Sağlık Örgütü sağlığı, kişinin ruhen, bedenen ve sosyal yönden tam bir iyilik hali olarak tanımlamaktadır. Buradan hareketle birinin sağlıklı olması demek sadece sakat ya da hastalıklı olmaması demek değildir. Bedeni kadar sosyal ilişkilerinin ve çevre ile ilişkilerinin de sağlıklı olması demektir. Bundan dolayı, pek çok düşünür bir toplumu ya da yaşam biçimini değerlendirirken en iyi göstergelerden birinin sağlık hizmetleri ve sağlık parametreleri olduğunu düşünmektedir. İnsana ve doğaya verilen değer insanların birbirleriyle ve doğal çevreleriyle kurdukları ilişkiler, bu ilişkilerden beslenen ya da beslenmeyen toplumsal, politik ve iktisadi ilişkilerine ve kurumlarına yansır. O yüzden bu yazıda sağlık ve ekolojiyle ilgili sorunlardan yola çıkarak egemen kalkınma anlayışının irdelenmesi amaçlanıyor.