ÇÖKÜŞ’e Toplumsal Ekolojik Pencereden Bakmak
Fikret Başkaya ile söyleşi
Emet Değirmenci*
Fikret Başkaya: Şimdilerde ekonomik kriz, sosyal kriz, iklim krizi, ekolojik kriz, politik kriz, jeopolitik kriz, etik krizi (ahlaki çöküntü), değerlerin aşınması... Velhasıl bir dizi krizin birbirini azdırdığı bir durum ortaya çıkmış bulunuyor. Virüs bünyeyi sardı demek de mümkün. Ve mevcut durumu da zaten 'kriz' karşılamıyor. Artık söylemi değiştirmek, 'çöküşten' söz etmek gerekiyor. Zira, hiçbir şey eskisi gibi değil. Geri dönüşü olmayan eşik aşılmış bulunuyor.
Çin Nereye Gidiyor?
Çin'e İlişkin Farklı Yaklaşımlar
Yakın zamana kadar Çin'e ilişkin iki uç görüş ağırlık kazanıyordu: Birincisi Çin'i Batılı emperyalist ülkelerin ucuz emek kullanarak üretim yaptığı ve kendi güçlerini bu şekilde artırdığı dışa bağımlı bir ülke olarak ele almaktı. Diğeri ise Çin'e emperyalizme karşı direnen ve diğer halkların umut kaynağı olan bir Üçüncü Dünya ülkesi olarak ele alan bakış açısıydı. Ancak yakın zamandaki gelişmeler her iki uçtan bakanların kafasını karıştırmış durumda. Dolayısıyla her iki bakışın da baştan hatalı olduğu yanları irdelemekte yarar var.
Çöküş mü? Çöküşler mi?
Fikret Başkaya'nın son kitabı “Çöküş” daha önceki kitaplarında olduğu gibi günümüze ışık tutan önemli perspektifler sunuyor. Dogmatik yaklaşımların çok yaygın olduğu ülkemizde bu anlamda önemli bir boşluğu doldurarak yeni tartışmaların önünü açıyor. Kitabın ilk bölümünde vurgulandığı gibi Karl Marx'ın düşünceleri kendisi “her türlü fetişizme karşı” çıktığı halde fetişleştirildi ve içi boşaltıldı; bürokratik örgütlerin ve devlet aygıtlarının kendilerini meşrulaştırdıkları bir dogmaya dönüştürüldü (Başkaya, sf. 17-18). Gerçekliğin, süreçlerdeki farklı veçhelerin ve belirleyiciliklerin diyalektik bütünlüğü göz ardı edildi. Oysa bu bütünlük “dinamik, hareket halinde, sürekli yenilenen”, dolayısıyla teorinin yenilenmesini zorunlu kılan bir bütünlüktür. Bu kitap da bunu kavramak yönünde atılmış etkili bir adım.
Bonobolar ve Bize Öğrettikleri
Bonobolar, şempanzeler ve hominid1 ailesinin diğer üyelerine göre en az araştırılmış ve henüz yeterince tanınmayan bir tür. Diğer türler 20. yüzyılın başından beri yakından incelenirken bonoboları gözlemlemeye yönelik çalışmalar ancak 1970'lerde başlamış. Bunun bir nedeni yalnızca Kongo Cumhuriyetinde belirli bir bölgede yaşıyor olmaları. Bir diğer neden de yakın zamana kadar ayrı bir tür olarak değil şempanzenin bir alt türü olarak görülmüş olmaları. Farklı bir tür olarak kabul edildikten sonra da ulaşım zorluğunun ötesinde Kongo Cumhuriyetinde yaşanan politik kargaşa o bölgede araştırma yapma olanaklarını belirli dönemlerde olanaksız kılmış. Sonuçta da bonoboların topluluk yaşamı diğer hominid türleri kadar detaylı bilinmiyor.
Bookchin’in İktidar Anlayışı Üzerine Notlar…
İktidarın nasıl kavramsallaştırılacağı ve nasıl anlaşılması gerektiği yönünde pek çok görüşün olduğu aşikâr. Özellikle toplumsal politik hareketler açısından iktidar mevzuu ne yazık ki çoğu kez üstün körü düşüncelerle geçiştirilmekte. Oysa toplumsal politik bir hareketin iktidarı nasıl kavramsallaştırdığı ve onu nasıl ele aldığı kelimenin gerçek anlamıyla “hayati” bir meseledir. Zira iktidara ve iktidar ilişkilerine bakışımız nasıl bir toplumda ve dünyada yaşamak istediğimiz ile doğrudan ilişkilidir. Bu kısa yazıda Bookchin’in oluşturduğu toplumsal ekoloji/komünalizm perspektifinden iktidar anlayışını ele almaya çalışacağım.(1)