• ANASAYFA
  • TE GRUBU
    • Istanbul Social Ecology Group
    • İstanbul Sosyal Ekoloji Grubu
  • TE DERGİLERİ
  • Makaleler
  • Haberler
  • BiZE ULAŞIN

Çeviri Hataları Nasıl Kavram Kargaşalığına Yol Açıyor

  • Reha Alpay

Karmaşık gerçeklikleri kavramlarla düşünüyoruz. Her ne kadar kavramlar bir soyutlama içerse de onlar olmadan çok karmaşık ve bulanık görünecek gerçeklikler, onlar sayesinde anlaşılabilir hale geliyor. Özellikle toplumsal olayları ve gerçekleri bu yüzden hep kavramlar temelinde tartışıyoruz. Ancak burada bir sorun başlıyor, eğer kavramlara farklı anlamlar yüklüyorsak tartışırken ortak bir noktaya varmak imkansız hale gelebiliyor. Ya da bir konuyu gerçekçi bir biçimde anlamamız olanaksız hale gelebiliyor. Ne yazık ki Türkçe bir çok alanda kavramların geliştirildiği bir dil olmamış. O yüzden bir çok kavram yabancı dillerden Türkçeye geçmiş. Bunu yaparken de bazen bir başka dilden terimleri olduğu gibi almışız, bazen de bunlara Türkçe bir karşılık bulunmuş ve bu Türkçe karşılık yaygın olarak kullanılmaya başlanmış. Bazen de hem yabancı terim hem Türkçe karşılığı kullanılır olmuş.

Kavramların çoğunun Türkçeye yabancı dillerden gelmesi burada çeviri sorunlarını da ortaya çıkarıyor. Türkçeleştirelim derken kimi kavramların resmi Türkçe karşılıkları gerçek anlamından uzaklaşmış ya da konuyu netleştirmek yerine kafa karıştırıcı bir rol oynamaya başlamışlar. Bu da tabii ki baştan yabancı dilden Türkçeye çevirirken özen gösterilmemesinin bir sonucu. Uzun süredir çevirileri kontrol etmekle ve çeviri redaksiyonuyla uğraşan birisi olarak bu sorunu bu yazıda iki örnekle açmaya çalışacağım.

Özerklik, Radikal Demokrasi ve Kendi Kaderini Tayin Hakkı Bildirgesi

  • Çeviri

Bu bildirge 2-6 Şubat 2025 tarihleri arasında Güney Afrika'nın Port Edward kentinde düzenlenen “Radikal Demokrasi, Özerklik ve Kendi Kaderini Tayin Hakkı Küresel Buluşması”nda yayınlanmıştır. Buluşma Global Tapestry of Alternatives, Democratik Modernite Akademisi, WoMIN, Jineoloji ve Amadiba Kriz Komitesi tarafından düzenlenmiştir. İmza sahiplerinin tam listesi aşağıdadır.

Dünya halklarına ve kapitalizm, patriyarka ve sömürgeciliğin her türlü biçimine karşı mücadele edenlere. Dünya ulus devlet hükümetlerine ve uluslararası kurumlara.

Demokratik ve Ekolojik Kentler Tasavvur Etmek

  • Çeviri

Yazar: Yavor Tarinski

Kentler insanlık tarihinin ayrılmaz bir parçasıdır. Kentlerin kurulmasıyla birlikte, sakinlerinin gerçek siyasi özgürlüğü deneyimlemelerine olanak tanıyan bir kamusal alan ortaya çıkmıştır. Kent, doğrudan demokrasiyi ve polis kavramını doğurmuştur -her ikisi de yurttaşların ortak kentsel yaşamlarını tüm alanlarında kolektif ve eşit bir şekilde kendi kendilerine yönetebilecekleri ve yönetmeleri gerektiği fikrine dayanmaktadır. Bu tür özgür kentler kendi aralarında demokratik konfederasyonlar şeklinde ağlar oluşturdular. Kırsal kesimle ilişkileri bir ortak yaşam ve karşılıklı dayanışma ilişkisiydi.

İmparatorlukların, ulus-devletlerin ve kapitalizmin yayılmasıyla birlikte kentler, siyasi oligarşi ve sınırsız ekonomik genişleme paradigmalarına teslim oldu. Bir zamanlar feodallerden ve zalimlerden korunma sağlayan bir yer olan kent, artık sakinlerini ve onları çevreleyen doğal dünyayı sömüren ve yabancılaştıran bir yer haline gelmiştir. Kentte artık aktif yurttaşlar değil, siyasi olarak pasif vergi mükellefleri ve oy verenler yaşamaktadır.

Batı Hegemonyasının Çöküşünden Sonra Toplumsal Ekoloji

  • Reha Alpay

Toplumsal ekoloji düşüncesi Murray Bookchin tarafından 1960'lardan itibaren şekillenmeye başladı. Bookchin'in 1990'larda yayımladığı kitap ve makalelerle son şeklini aldı diyebiliriz. Bu dönem aynı zamanda Batı merkezli dünyanın sonsuza kadar süreceği gibi bir anlayışın hakim olduğu bir dönemdi. Her ne kadar toplumsal ekoloji Avrupamerkezci bu düşünce yapısına köklü bir eleştiri getirse de özelde Batı hegemonyasını tartışmadı, yalnızca genel olarak tahakkümün ortadan kalkacağı bir dünyaya nasıl ulaşabileceğimizi gündeme aldı. Oysa her ne kadar II. Dünya savaşı sonrasında sömürge sisteminin çöküşü yeni-sömürgeciliği geliştirmiş olsa da sermaye birikim döngülerinin günümüzde geldiği nokta Batı egemenliğinin çöküş sürecine girdiğimizi gösteriyor. Dolayısıyla toplumsal ekoloji düşüncesi de Batı egemenliğinin hep var olacağını varsayan bir söylemden sıyrılıp bu hegemonya sona erdikten sonraki dünya için de geçerli olacak bir söylem geliştirmek durumunda. Bu da her anlamda Avrupamerkezcilikten arınmayı, sınıf tahakkümünün ve kapitalist devletin ötesinde her türlü devlet geleneğinin yarattığı tahakkümleri vurgulayan bir toplumsal ekoloji söylemini geliştirmeyi gerektiriyor.

Avrupamerkezcilik iki temel kriterle tanımlanabilir: 1. Çizgisel tarihsel gelişme anlayışı, 2. Kalkınmacılık. Ancak her ne kadar bu iki kriterin sonucu olsa da üçüncü bir unsur olarak kapitalist modernitenin kökenlerini, esasen Avrupa'ya özgü içsel gelişmelerin ürünü olarak görmeyi de eklemekte yarar var. Toplumsal ekoloji ilk iki kritere göre Avrupamerkezciliğe alternatif bir düşünce geliştirmiştir. Ancak o dönemin yaygın tarih yaklaşımının bir sonucu olarak kapitalist modernitenin kökenlerini, esasen Avrupa'ya özgü içsel gelişmelerin ürünü olarak gören bir anlayışın izlerini taşımaktadır. Toplumsal ekoloji düşüncesi daha çok ekolojik sorunlara yoğunlaşarak buna alternatif yaklaşımlarla ilgilenmemiş, bunun sonucu olarak da günümüzdeki tahakküm sorunlarının bir bölümünü gözardı etmiştir. Daha önemlisi önümüzdeki dönemde giderek öne çıkacak olan dünya düzeni sorununa ve farklı devlet geleneklerinin buna etkisine dokunmadı. Bu toplumsal ekoloji düşüncesi açısından önemli bir boşluk yaratmış durumda.

“Sınırlı bir Dünya’da Sınırsız Büyümeyle Nereye...”

  • Emet Değirmenci
  • söyleşi

Fikret Başkaya ile Son Kitabı Üzerine Söyleşi

Emet Değirmenci: Uygarlık Paradigmasını Değiştirmek kitabınız için kutlarım. Kitap gerçekten konuyla ilgili serinin bir toparlaması niteliğinde olmuş. Sizinle ekoloji ve toplum temelinde yaptığım bu beşinci söyleşimizde kapitalizmin son iki yüz yılını kapsayan endüstriyel dönemde insan-doğa ilişkisi üzerine yoğunlaşmayı öneriyorum. İnsan sadece yeryüzündeki doğanın değil, kozmolojik bütünlüğün de bir parçası iken tüketim toplumunun uzattığı aldatmalara kandı. Nitekim kendine yabancılaştırılması ürkütücü sonuçlara ulaştı. Artık sadece insan merkezli yaşamın (Antroposen) vurgusu değil, kendinin bir özelliği olan alet yapması onu teknolojik üstünlüğüyle neredeyse robotların dünyasına hapsetme aşamasına geldi. Kitabınızda halihazırdaki sosyal, ekolojik ve ekonomik (çok boyutlu) krizi kapitalizmin son krizi olarak nitelendiriyorsunuz. Bir başka deyişle bu krizden çıkamaz çünkü dünyanın kaynakları bitti demek anlamında sanırım. Bu çöküşün en önemli yansıması ise etik ve ahlâk alanında görünüyor. O halde bizi sadece kapitalizmin büyü ya da öl düsturu keskin çizgilerle ayırmıyor. Aynı zamanda kendi elleri ve aklıyla yaptığı bu tekno-fetişizmin bataklığına da batmış insan, tekrar nasıl insani değerlere kavuşabilir?

Fikret Başkaya: Paradigmayı değiştirmek gerekiyor ama fazla geç kalmamak kaydıyla... Zira, geç kalınırsa geriye kurtarılacak pek bir şey kalmayabilir. Paradigmayı değiştirmek de düşünce tarzımızı, üretim, tüketim ve yaşam tarzımızı ve doğayla ilişkimizi değiştirmeyi gerektiriyor. Geride kalan dönemde iki “kopuş” söz konusuydu: Varlıkla-bilinç ayrımı ki bu dinlerin eseriydi. Beden ruhtan ayrı sayıldı, insanın kötü yanı hayvanlara fatura edildi; ikincisi, modern çağın başlarında doğaya, Kartezyen bir yaklaşım egemen oldu: İşte “insan doğanın sahibi ve efendisidir” saplantısı… Bence bu iki kopuşa dair kafa yormak gerekiyor. Bu ikili kopuşun bugünkü tablonun ortaya çıkmasında önemli bir payı olduğunu düşünüyorum…

  1. Feminist Enerji Sistemleri Tasarlamak: 'İstihdam' ve 'Bebeklerin' Ötesinde İklim Politikaları
  2. Toplumsal Ekoloji ve Enerji Sorunu
  3. Gıdanın Cinsiyetçi Politikası ve Hayatta Kalma Mücadelesi
  4. Endüstriyel Hayvancılık Sürdürülemez
  5. Türkiye’deki ekoloji mücadelesinin seyir defteri: Cumhuriyet'in ilk yüzyılı
  6. Toplumsal Ekoloji Açısından Teknoloji
  7. Toplumsal Ekoloji Perspektifinden Ekolojik Yaşam Ne Demektir?
  8. Marksist Sol, Ulus Devlet İle Milliyetçiliğin, Temsili Demokrasi İle Parlamentonun Esiri Oldu
  9. Akbelen’de kömür sanayisi için kesilen ağaçlar bize neler söylüyor?
  10. Renkler ve Pencereler Söyleşileri

Page 1 of 25

  • Start
  • Önceki
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
  • Sonraki
  • End

TE Dergisi

  • Toplumsal Ekoloji Dergisi Sayı:1
  • Toplumsal Ekoloji Dergisi Sayı:2
  • Toplumsal Ekoloji Dergisi Sayı:3
  • Toplumsal Ekoloji Dergisi Sayı:4
  • Toplumsal Ekoloji Dergisi Sayı:5
  • Toplumsal Ekoloji Dergisi Sayı:6

Yazarlar

  • Abdullah Anar
  • Emet Değirmenci
  • İbrahim Özkurt
  • Reha Alpay
  • Şadi İdem
  • Konuk Yazar
  • Çeviri
  • Söyleşi
Sample banner
Sample banner

Who's Online

72 ziyaretçi ve 0 üye çevrimiçi

Telif Hakkı © 2025 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.
Copyright © 2016 Simpli - Best Free Joomla Template. Designed by JoomlArt.com.
Joomla! is Free Software released under the GNU General Public License.
  • About us
  • Author Login
  • Contact Us
  • Privacy