• ANASAYFA
  • TE GRUBU
    • Istanbul Social Ecology Group
    • İstanbul Sosyal Ekoloji Grubu
  • TE DERGİLERİ
  • Makaleler
  • Haberler
  • BiZE ULAŞIN

Sosyalizm ve Ekoloji

  • Reha Alpay

HDK'nin düzenlediği SOSYALİZM YENİDEN KONFERANSI'nda 9 Kasım 2025'te yapılan konuşmanın tam metnidir.

Öncelikle sosyalizm pratikleri açısından geriye dönüp eleştirel bir bakışla giriş yapmak istiyorum. 19. yüzyılda sosyalistler toplumsal değişimi ancak işçi sınıfının gerçekleştirebileceğini; bunun için de sanayinin gelişmesi ve işçi sınıfının sayıca artması gerektiğini düşündüler. Bu da sonuçta kalkınmacı bir anlayışa yol açtı. Aslında sanayinin en gelişmiş olduğu ve işçi sınıfının sayıca en güçlü olduğu ülke İngiltere'ydi ve bu ülke aynı zamanda reformizmin en güçlü olduğu ülkeydi. Radikal muhalefet hareketleri orada gelişmedi. İşçilerin radikalliği ilk kuşakla sınırlı kaldı. Almanya'da sanayi geliştikçe ve işçi sınıfı güçlendikçe orada da benzer bir şekilde reformizm güçlendi. 1. dünya savaşı sona ererken Rusya'da devrim yükseldi, Almanya'da ise egemenler, reformcu Sosyal Demokratların desteğiyle devrimi bastırdılar. Ancak tüm bunlara karşın Marksistler arasında sanayinin gelişmesinin devrimci bir işçi sınıfı yaratacağı anlayışı etkisini sürdürdü ve kalkınmacılığı destekledi. Onun ötesinde de Rusya'da kapitalist dünyayla rekabet için sanayiye öncelik verildi. Merkezi planlamayla sanayiyi geliştirmeyi amaçlayan bir devlet kapitalizmi ortaya çıktı. Ekolojik duyarlılık bu hedefe bir engel olarak görüldü. Çevreyi tahrip etmekte, ekolojik döngüleri yok etmekte sosyalist ülkeler kapitalist ülkelerden geri kalmadılar. Hızlı ve merkezi bir sanayileşme için köylülüğü sömürmeyi amaçlayan politikalar geliştirildi. Fosil yakıtların yaygınlaştırılması konusunda ileri kapitalist ülkelerin politikaları olduğu gibi benimsendi.

Çeviri Hataları Nasıl Kavram Kargaşalığına Yol Açıyor

  • Reha Alpay

Karmaşık gerçeklikleri kavramlarla düşünüyoruz. Her ne kadar kavramlar bir soyutlama içerse de onlar olmadan çok karmaşık ve bulanık görünecek gerçeklikler, onlar sayesinde anlaşılabilir hale geliyor. Özellikle toplumsal olayları ve gerçekleri bu yüzden hep kavramlar temelinde tartışıyoruz. Ancak burada bir sorun başlıyor, eğer kavramlara farklı anlamlar yüklüyorsak tartışırken ortak bir noktaya varmak imkansız hale gelebiliyor. Ya da bir konuyu gerçekçi bir biçimde anlamamız olanaksız hale gelebiliyor. Ne yazık ki Türkçe bir çok alanda kavramların geliştirildiği bir dil olmamış. O yüzden bir çok kavram yabancı dillerden Türkçeye geçmiş. Bunu yaparken de bazen bir başka dilden terimleri olduğu gibi almışız, bazen de bunlara Türkçe bir karşılık bulunmuş ve bu Türkçe karşılık yaygın olarak kullanılmaya başlanmış. Bazen de hem yabancı terim hem Türkçe karşılığı kullanılır olmuş.

Kavramların çoğunun Türkçeye yabancı dillerden gelmesi burada çeviri sorunlarını da ortaya çıkarıyor. Türkçeleştirelim derken kimi kavramların resmi Türkçe karşılıkları gerçek anlamından uzaklaşmış ya da konuyu netleştirmek yerine kafa karıştırıcı bir rol oynamaya başlamışlar. Bu da tabii ki baştan yabancı dilden Türkçeye çevirirken özen gösterilmemesinin bir sonucu. Uzun süredir çevirileri kontrol etmekle ve çeviri redaksiyonuyla uğraşan birisi olarak bu sorunu bu yazıda iki örnekle açmaya çalışacağım.

Özerklik, Radikal Demokrasi ve Kendi Kaderini Tayin Hakkı Bildirgesi

  • Çeviri

Bu bildirge 2-6 Şubat 2025 tarihleri arasında Güney Afrika'nın Port Edward kentinde düzenlenen “Radikal Demokrasi, Özerklik ve Kendi Kaderini Tayin Hakkı Küresel Buluşması”nda yayınlanmıştır. Buluşma Global Tapestry of Alternatives, Democratik Modernite Akademisi, WoMIN, Jineoloji ve Amadiba Kriz Komitesi tarafından düzenlenmiştir. İmza sahiplerinin tam listesi aşağıdadır.

Dünya halklarına ve kapitalizm, patriyarka ve sömürgeciliğin her türlü biçimine karşı mücadele edenlere. Dünya ulus devlet hükümetlerine ve uluslararası kurumlara.

Demokratik ve Ekolojik Kentler Tasavvur Etmek

  • Çeviri

Yazar: Yavor Tarinski

Kentler insanlık tarihinin ayrılmaz bir parçasıdır. Kentlerin kurulmasıyla birlikte, sakinlerinin gerçek siyasi özgürlüğü deneyimlemelerine olanak tanıyan bir kamusal alan ortaya çıkmıştır. Kent, doğrudan demokrasiyi ve polis kavramını doğurmuştur -her ikisi de yurttaşların ortak kentsel yaşamlarını tüm alanlarında kolektif ve eşit bir şekilde kendi kendilerine yönetebilecekleri ve yönetmeleri gerektiği fikrine dayanmaktadır. Bu tür özgür kentler kendi aralarında demokratik konfederasyonlar şeklinde ağlar oluşturdular. Kırsal kesimle ilişkileri bir ortak yaşam ve karşılıklı dayanışma ilişkisiydi.

İmparatorlukların, ulus-devletlerin ve kapitalizmin yayılmasıyla birlikte kentler, siyasi oligarşi ve sınırsız ekonomik genişleme paradigmalarına teslim oldu. Bir zamanlar feodallerden ve zalimlerden korunma sağlayan bir yer olan kent, artık sakinlerini ve onları çevreleyen doğal dünyayı sömüren ve yabancılaştıran bir yer haline gelmiştir. Kentte artık aktif yurttaşlar değil, siyasi olarak pasif vergi mükellefleri ve oy verenler yaşamaktadır.

Batı Hegemonyasının Çöküşünden Sonra Toplumsal Ekoloji

  • Reha Alpay

Toplumsal ekoloji düşüncesi Murray Bookchin tarafından 1960'lardan itibaren şekillenmeye başladı. Bookchin'in 1990'larda yayımladığı kitap ve makalelerle son şeklini aldı diyebiliriz. Bu dönem aynı zamanda Batı merkezli dünyanın sonsuza kadar süreceği gibi bir anlayışın hakim olduğu bir dönemdi. Her ne kadar toplumsal ekoloji Avrupamerkezci bu düşünce yapısına köklü bir eleştiri getirse de özelde Batı hegemonyasını tartışmadı, yalnızca genel olarak tahakkümün ortadan kalkacağı bir dünyaya nasıl ulaşabileceğimizi gündeme aldı. Oysa her ne kadar II. Dünya savaşı sonrasında sömürge sisteminin çöküşü yeni-sömürgeciliği geliştirmiş olsa da sermaye birikim döngülerinin günümüzde geldiği nokta Batı egemenliğinin çöküş sürecine girdiğimizi gösteriyor. Dolayısıyla toplumsal ekoloji düşüncesi de Batı egemenliğinin hep var olacağını varsayan bir söylemden sıyrılıp bu hegemonya sona erdikten sonraki dünya için de geçerli olacak bir söylem geliştirmek durumunda. Bu da her anlamda Avrupamerkezcilikten arınmayı, sınıf tahakkümünün ve kapitalist devletin ötesinde her türlü devlet geleneğinin yarattığı tahakkümleri vurgulayan bir toplumsal ekoloji söylemini geliştirmeyi gerektiriyor.

Avrupamerkezcilik iki temel kriterle tanımlanabilir: 1. Çizgisel tarihsel gelişme anlayışı, 2. Kalkınmacılık. Ancak her ne kadar bu iki kriterin sonucu olsa da üçüncü bir unsur olarak kapitalist modernitenin kökenlerini, esasen Avrupa'ya özgü içsel gelişmelerin ürünü olarak görmeyi de eklemekte yarar var. Toplumsal ekoloji ilk iki kritere göre Avrupamerkezciliğe alternatif bir düşünce geliştirmiştir. Ancak o dönemin yaygın tarih yaklaşımının bir sonucu olarak kapitalist modernitenin kökenlerini, esasen Avrupa'ya özgü içsel gelişmelerin ürünü olarak gören bir anlayışın izlerini taşımaktadır. Toplumsal ekoloji düşüncesi daha çok ekolojik sorunlara yoğunlaşarak buna alternatif yaklaşımlarla ilgilenmemiş, bunun sonucu olarak da günümüzdeki tahakküm sorunlarının bir bölümünü gözardı etmiştir. Daha önemlisi önümüzdeki dönemde giderek öne çıkacak olan dünya düzeni sorununa ve farklı devlet geleneklerinin buna etkisine dokunmadı. Bu toplumsal ekoloji düşüncesi açısından önemli bir boşluk yaratmış durumda.

  1. “Sınırlı bir Dünya’da Sınırsız Büyümeyle Nereye...”
  2. Feminist Enerji Sistemleri Tasarlamak: 'İstihdam' ve 'Bebeklerin' Ötesinde İklim Politikaları
  3. Toplumsal Ekoloji ve Enerji Sorunu
  4. Gıdanın Cinsiyetçi Politikası ve Hayatta Kalma Mücadelesi
  5. Endüstriyel Hayvancılık Sürdürülemez
  6. Türkiye’deki ekoloji mücadelesinin seyir defteri: Cumhuriyet'in ilk yüzyılı
  7. Toplumsal Ekoloji Açısından Teknoloji
  8. Toplumsal Ekoloji Perspektifinden Ekolojik Yaşam Ne Demektir?
  9. Marksist Sol, Ulus Devlet İle Milliyetçiliğin, Temsili Demokrasi İle Parlamentonun Esiri Oldu
  10. Akbelen’de kömür sanayisi için kesilen ağaçlar bize neler söylüyor?

Page 1 of 25

  • Start
  • Önceki
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
  • Sonraki
  • End

TE Dergisi

  • Toplumsal Ekoloji Dergisi Sayı:1
  • Toplumsal Ekoloji Dergisi Sayı:2
  • Toplumsal Ekoloji Dergisi Sayı:3
  • Toplumsal Ekoloji Dergisi Sayı:4
  • Toplumsal Ekoloji Dergisi Sayı:5
  • Toplumsal Ekoloji Dergisi Sayı:6

Yazarlar

  • Abdullah Anar
  • Emet Değirmenci
  • İbrahim Özkurt
  • Reha Alpay
  • Şadi İdem
  • Konuk Yazar
  • Çeviri
  • Söyleşi
Sample banner
Sample banner

Who's Online

8 ziyaretçi ve 0 üye çevrimiçi

Telif Hakkı © 2025 Open Source Matters. Tüm Hakları Saklıdır.
Joomla!, GNU Genel Kamu Lisansı altında dağıtılan özgür bir yazılımdır.
Copyright © 2016 Simpli - Best Free Joomla Template. Designed by JoomlArt.com.
Joomla! is Free Software released under the GNU General Public License.
  • About us
  • Author Login
  • Contact Us
  • Privacy